fatih selimin hayatı

 

I. Selim ("Yavuz" Sultan Selim, d. 10 Ekim 1470, Amasya - ö. 22 Eylül 1520), 9. Osmanlı padişahıdır.

Babası II. Bayezid, annesi Dulkadiroğulları beyliğinden Gülbahar Hatun'dur. Selim, tahta babası II. Bayezid'e karşı darbe yaparak çıkmıştır. Tahta çıkmadan önce şehzade olarak Trabzon'da yetiştirilmiş, Kırım'da da Kefe Beylerbeyi olarak görev yapmıştır. Yavuz Sultan Selim'e kızını vermiş olan Kırım hanı Mengli Giray, ona askeri destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir.Eylül 1520'de Aslan Pencesi denilen bir cıban yüzünden henüz 50 yaşında iken vefat etti.

Trabzon Valiliği  [değiştir]Osmanlı'nın, daha küçük yaşlarda devlet tecrübesi kazanması için şehzadeleri sancaklara gönderme gereği şehzade selim de Trabzon'a vali olarak atanır. Valiliği sırasında devlet işleri yanında ilimle de uğraşır ve alim Mevlana Abdülhalim Efendi'nin derslerini takip eder.[1] Daha o zamanlarda şehzade selim, devletin bel kemiği Türkmenlerin devletten duyduğu memnnuniyetsizliği ve Safevi Devleti'ne yönelmelerini farkeder.[2] Türkmenleri devlete bağlamak için şehzade selim, İstanbul yönetiminden izin almaksızın Gürcüler üzerine sefer yapar. Bu seferlerin en önemlisi olan Kütayis seferinde Kars, Erzurum, Artvin illeri ile birçok yeri fethederek Osmanlı topraklarına katar. (1508)[3] Hatta devlet töresine göre elde edilen ganimetin beşte birini beyt-ül mal'a katması gerekirken onu da mücahid Türkmenlere bırakır. [4]





 Taht Mücadelesi ve Sultan Selim'in Cülusü  [değiştir]Şehzade Selim, Trabzon valiliği sırasında Türkmenlerin ve askeri başarıları münasebetiyle de yeniçerilerin desteğini arkasına almıştı. Ancak çoğunluğu devşirme Osmanlı bürokrasisi, şehzade Ahmet'in tahta çıkmasını istiyordu.[5] Manisa sancağındaki Şehzade Korkut'un erkek çocuğu olmadığından tahta çıkma şansı azdı. Konya'daki şehzade Şehenşah 2 Temmuz 1511'de vefat ettiğinden taht kavgasına dahil olamadı.[6]

Bunun üzerine Edirne'ye gelen Selim, yandaşlarını da toplayarak buradan İstanbul üzerine yürür. Ancak ordusu bu savaşta dağılır ve Şehzade Selim de kayınpederi Kırım hânın yanına kaçar.(Haziran 1511) [7] [8] Fakat bu durum fazla sürmez. 1512'nin başında, kızılbaşlar Tokat ve Amasya'da büyük bir kargaşa çıkarırlar, Amasya valisi şehzade Ahmet ise, durumu konrol altına alamadığı gibi Konya'ya taşınmak zorunda kalır. Bu durum asker içinde büyük bir hoşnutsuzluğa sebep olur yeniçeriler şehzade Selim'in başa geçmesini sultan II. Bayezid'e açıkça belirtirler.(6 Mart 1512) Zaten hasta olan ve tahttan feragat etmek isteyen sultan Bayezid, padişahlığı 24 Nisan 1512'de Sultan Selim'e bırakır.[9] Selim'in cülusu da 23 Mayıs'ta gerçekleştirilir. [10]


 Çaldıran Savaşı  [değiştir]Ana madde: Çaldıran Savaşı
Osmanlı İmparatorluğu sıkıntılı bir dönem yaşıyordu. Bu bunalımlı dönemin en büyük sebebi Doğu'daki Şii Safevi devletiydi. Bu devletin ortadan kalkmasıyla Anadolu'daki Osmanlı egemenliği sağlamlaşacak ve doğudan gelebilecek tehditlere karşı dağlık Doğu Anadolu Osmanlı savunmasını güçlendirecekti.

Yavuz Sultan Selim'in bir başka amacı da doğudaki bütün İslam devletlerini tek bir devlet çatısı altında birleştirmekti. Yavuz Sultan Selim, 1514 yılı baharında ordusuyla birlikte İran seferine çıktı. Oğlu Süleyman'ı 50.000 kişilik kuvvetle Anadolu'da emniyet olarak bırakıtı. Osmanlı kuvvetleri, Erzincan'dan Tebriz'e doğru yürüyüşüne devam etti.

Çaldıran'da 23 Ağustos 1514'te yapılan savaşta Osmanlı kuvvetleri zafer kazanırken, Safeviler bozguna uğradılar. Savaşın tarihteki en önemli özelliği ve kazanılmasındaki en önemli etken, ateşli silahların bir savaşta ilk defa bu kadar yoğun kullanılmasıdır. 20.000 yeniçeri 7'şer bilye atmıştır ve çoğu etkili isabet etmiştir. Yavuz, merkezini yaklaşık 300.000 birbirine zincirlerle bağlı binek arabasıyla muhafaza etmiştir ki, bu da lojistik desteğin ne kadar büyük olduğunu gösterir.

Şah İsmail, kaçarak hayatını kurtardı. Yavuz yoluna devam ederek Tebriz'e girdi. Şehirdeki birçok sanatçı ve ilim adamı İstanbul'a gönderildi. Bu zafer sonucunda Şah İsmail eski prestijini kaybetti. Bu sayede Doğu Anadolu'da Osmanlılar için bir tehlike kalmamış oldu.

15 Eylül 1514'te de Tebriz'den Karabağ'a hareket eden Yavuz'un amacı, kışı orada geçirip, baharda İran'ı tümüyle almaktı. Ancak şartlar müsait olmadığı için Amasya'ya gidildi. Çaldıran Zaferi'nden sonra, Erzincan, Bayburt kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçti. Kemah kalesi alındı. Ayrıca ipek yolu da Osmanlı denetimine girdi.

12 Haziran 1515'de kazanılan Turnadağ zaferi ile Dulkadiroğlu beyliğine son verildi. Diyarbakır, Mardin ve Bitlis Osmanlı hakimiyetine girdi. Ramazanoğulları beyliği ise kendiliğinden teslim oldu. Böylece Anadolu'da Türk birliği sağlanmış oldu.


 Mercidabık Savaşı  [değiştir]Ana madde: Mercidabık Savaşı
Fatih Sultan Mehmet devrinden kalan anlaşmazlık ve İran Seferi, Mısırlıların ve Safevilerin ittifak yapmalarına neden oldu. Ayrıca Yavuz'un Safeviler'e karşı sefere çıktığını haber alan Memluk sultanı ordusunu Osmanlı sınırına kaydırmıştı. Memluklar'ın bu davranışları üzerine Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Mısır seferine çıktı. 27 Temmuz günü Osmanlı Ordusu Mısır sınırına dayanmıştı. Mısır Sultanlığına bağlı Antep ( 18 Ağustos 1516) ve Besni ( 19 Ağustos 1516) kaleleri birer gün arayla teslim oldular. Ancak asıl savaş 24 Ağustos 1516'da Mercidabık'da oldu. Mısır Ordusu Osmanlıların ezici top ateşi karşısında fazla dayanamadı. Mısır hükümdarı Gansu Gavri ölü olarak bulundu. Kazanılan Mercidabık zaferi sonunda Suriye'nin kapıları Osmanlılara açılmış oldu.


 Memlükler ve Ridaniye Savaşı  [değiştir]Ana madde: Ridaniye Savaşı
28 Ağustos 1516'da Halep'e giren Yavuz Sultan Selim hiçbir direnmeyle karşılaşmadan şehri teslim aldı. Hama (19 Eylül 1516), Humus (21 Eylül 1516) ve Şam (27 Eylül 1516) aynı şekilde teslim olurken, Lübnan emirleri de Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler.

Yoluna devam eden Yavuz 30 Aralık 1516'da Kudüs'e, 2 Ocak 1517'de Gazze'ye girdi. Mercidabık Savaşı'ndan sonra Mısır'ın başına Tumanbay geçti. Tumanbay Osmanlı hakimiyetini kabul etmediği gibi, barış teklifi için gelen Osmanlı elçisini öldürmüş ve Venediklilerden top ve silah alarak Ridaniye'de kuvvetli bir savunma hattı kurmuştu. Yavuz Sultan Selim, ordusuyla birlikte Sina çölünü geçerek, Ridaniye'de Mısır Ordusu ile karşılaştı. Mısır Ordusu'na, El-Mukaddam Dağının etrafını dolaşarak güneyden saldıran Yavuz Sultan Selim, bu manevra sayesinde Mısır Ordusunun yönleri sabit olan toplarını etkisiz hale getirdi. 22 Ocak 1517'de Ridaniye Zaferi kazanıldı. Bu zaferle birlikte Memluk Devleti yıkıldı, toprakları Osmanlı egemenliğine girdi.


 Halifelik  [değiştir]Daha çok bilgi için: Hilafet
24 Ocak 1517'de Kahire alındı. 4 Şubat 1517'de Yavuz törenle Kahire'ye girdi ve Mısır Memluklerine bağlı Abbasi halifeliğine son verdi.

Yavuz'un kulağına taktığı küpe de bu zamana dayanmaktadır.

Yavuz, kutsal sayılan Kahire camisine girdiğinde Kahireliler ona Hakim-i Hamedeyn (kutsal yerlerin hakimi ) sıfatını verirler ama o bu sıfatı kabul etmez ve "Ben olsam olsam Hademe-i Hamedeyn (kutsal yerlerin hademesi) olabilirim" der. Bu olay üzerine üzerine o dönemde hademelerin taktığı küpeyi ister ve kulağına bu işareti, hademelerin taktığı küpeyi geçirir. [kaynak belirtilmeli]

Diğer bir rivayete göre Yavuz Sultan Selim Kahire'ye girdiği zaman kölelerin kulağında gördüğü küpeyi sadrazamına sorar. Sadrazam ise küpe takanların köle olduğunu söyler. Bunun üzerine Sultan Selim şunu söyler "Bende Allah'ın kölesiyim. Bana da küpe takın"

Mısır Seferi sonunda Suriye, Filistin ve Mısır Osmanlı hakimiyetine girdi. Ayrıca Hicaz ve yöresi de Osmanlı topraklarına katıldı.[kaynak belirtilmeli] Doğu ticaret yolları tamamen Osmanlıların eline geçti. Elde edilen ganimetler ve alınan vergilerle Osmanlı Hazinesi doldu.[kaynak belirtilmeli] 6 Temmuz 1517'de Kutsal Emanetler Osmanlı eline geçti.[kaynak belirtilmeli] Ayrıca Kıbrıs'taki Venedikliler Memlükler'e verdikleri vergiyi Osmanlılar'a ödemeye başladılar.[kaynak belirtilmeli]

O dönemde halife olan III. Mütevekkil İstanbul'a taşınmış ve ömrünün sonuna kadar orada Osmanlı koruyuculuğunda, siyasi yetkiye sahip olmadan yaşamıştır.[kaynak belirtilmeli] III. Mütevekkil'in ölümünden sonra hilafet makamı boş kaldı.[kaynak belirtilmeli] Genel kanının aksine hilafet, I. Selim'e geçmiş değildir.[kaynak belirtilmeli] Zaten 18.yy sonundaki Küçük Kaynarca Antlaşması'na kadar, hiçbir Osmanlı belgesinde Osmanlı Padişahı'nın sıfatları arasında "Halife" geçmez.[kaynak belirtilmeli]

İlk kez Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Padişahı, Halife olarak Rus idaresine giren Kırım Müslümanları'nın koruyucusu olarak gösteriliyordu.[kaynak belirtilmeli] Ancak, Osmanlı'da hilafet iddialarının kurumsallaşıp oturması ancak II. Abdülhamit ile olacaktır.[kaynak belirtilmeli]


 Ek bilgiler  [değiştir]Yavuz Sultan Selim, dedesi Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılan Haliç Tersanesini kapasite olarak arttırdı. Medreselerin yanında, sosyal ve ticari alanda hizmet verecek birçok bina inşa ettirdi. Hayatı yoğun savaşlarla geçen Yavuz Sultan Selim, Diyarbakır Fatih Paşa, Elbistan Ulu Camii, Şam Salihiye'de Muhyiddini Arabi'ye Camii, İmaret ve Türbesi gibi hayır eserleri de yaptırmaya fırsat bulmuştur.I. Selim 1516'da Şam'a Şam Sultan Selim Camiisini yaptırmıştır. Ayrıca temelini attırdığı İstanbul Sultan Selim Camii'ni bitirmeye ömrü yetmemiş, bu eser oğlu I. Süleyman tarafından tamamlanmıştır.



Kulağına küpe taktığı iddia edilmektedir. Bunu İslami bir gönderme ile taktığı söylenir: taktığı küpe o dönemde köleler tarafından takılan cinstendi, o da kendisini Allah'ın kölesi, kulu olarak görüyordu bunu da kölelerin taktığı küpelerden takarak ifade etmiş oluyordu. 22 Eylül 1520'de "Aslan Pençesi" denilen bir çıban yüzünden vefat etti. Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Camii'nde babasının cenaze namazını kıldıktan sonra, onu Sultan Selim Camii avlusundaki türbeye defnettirdi.
Bir iddiaya göre Yavuz Sultan Selim'in talimatıyla Anadolu'da 40000 alevi öldürülmüştür.

 
 
     
 

 

 
 
 
Bugün 20945 ziyaretçi (31919 klik) kişi online oldu
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol